Araştırmalar 10- 12 yaş arası çocukların basılı materyalleri okuduklarında, tablete göre daha derin bir anlama gerçekleştirdiklerini gösteriyor. Peki bu okul materyalleri yoğun bir şekilde dijitale dönerken ne anlama geliyor?
Ekrandan okumak, çalışırken kitap yerine sadece tablet kullanmak öğrencilerin okuma becerilerini zayıflatıyor mu? Bu, üzerinde yeni yeni durulmaya başlayan bir soru. Norveç'te yapılan bir araştırma, yalnızca dijital platformları kullanan öğrencilerin, hem dijital hem de basılı metin okuyan öğrencilere kıyasla, okuduğunu anlama testlerinde daha düşük puanlar aldığını ortaya çıkardı. Ek olarak, diğer çalışmalar okuyucuların basılı metinleri okurken, ekranlara kıyasla bilgiyi daha iyi akılda tuttuğunu gösteriyor.
ABD’de geçtiğimiz sene Eğitim Bakanlığı tarafından yapılan bir anket 13 yaşındaki çocukların metin anlama becerilerinin, Kovid'den etkilenen 2019-2020 eğitim yılından bu yana ortalama dört puanlık bir düşüş yaşadığını ve 2012 rakamıyla karşılaştırıldığında ortalama düşüşün yedi puan olduğunu ortaya çıkarmış. Tabii bu düşüşün faturası hemen Kovid’e, eğitime ara verilmesine ve uzaktan öğrenmenin dezavantajlarına kesildi. Ancak ortaokul okuryazarlığının azalmasının ardındaki asıl suçlu ne bir virüs, ne de “uzaktan öğrenme” olmayabilir. Belki de sorun çocuğun okumak için kullandığı fiziksel nesne, yani ekran ki, bu eğilim kovid salgınından çok daha önce başladı. Okullar da dijital öğrenime kapılarını açtılar. Peki kağıt, ekrandan üstün mü?
Columbia Üniversitesi Teachers College’de nörologların yaptığı, yakında yayınlanacak bir çalışma, kağıt üzerinden okumanın "daha derin okuma" için açık ara avantajlı olduğunu ortaya çıkarmış.
Dr. Karen Froud liderliğindeki bir ekip, yaşları 10 ila 12 arasında değişen 59 çocuktan oluşan bir örneklemi kullanarak deneklerinden, her iki formattaki orijinal metinleri okumalarını istemiş. Henüz hakem değerlendirmesinden geçmemiş olan bu çalışmada, çocukların kağıt üzerindeki pasajları okurken beyin aktivitelerinin daha yoğun olduğu görülmüş. Araştırmanın önemli bir noktası da katılımcıların yaşı çünkü dördüncü sınıf, "okumayı öğrenme" den "öğrenmek için okuma”ya doğru önemli bir geçişin gerçekleştiği dönem. Froud ve ekibi vardıkları sonuçlarda temkinli davranıyor ve sınıf protokolü ve müfredat için katı önerilerde bulunmuyorlar. Yine de araştırmacılar şunu belirtiyor: "Bu çalışma sonuçları, basılı kitapları henüz sınıf dışına atmamamız gerektiğini gösteriyor.”
Aralarında Norveçli akademisyen Anne Mangen'in de bulunduğu sosyal bilimciler, on yılı aşkın bir süredir, basılı materyalleri okumanın, sosyal bilimsel literatürün tamamında tutarlı bir şekilde daha derin anlayış ve öğrenmeyle ilişkili olduğunu belirtiyorlar.
Tüm bu araştırmalar, teknolojinin getirdiği kolaylıkları, kapsayıcılığı kucaklarken diğer yandan kütüphaneleri kapatıp basılı kitapları okulların dışına atmanın getireceği tehlikeler konusunda uyarıda bulunuyor.
Kaynaklar: The Guardian / John R MacArthur
Comments